Ölüm Halinde İdari Para Cezaları Mirasçılardan Tahsil Edilebilir mi? (E-Yaklaşım)
Yazar: Serdar ADAY
E-Yaklaşım / Eylül 2020 / Sayı: 333
I- GİRİŞ
İdari para cezası; kabahat olarak nitelendirilen ve değişik Kanunlarda düzenlenen haksız fiiller karşılığında uygulanan; türü, miktarı ve süresi ancak Kanunla belirlenen belli miktardaki paranın, kabahat fiilini işleyen gerçek veya tüzel kişiden alınarak kamuya geçirilmesi olarak tanımlanabilir([1]).
Bu çalışmamızda, idari para cezası uygulanan kişinin ölümü halinde söz konusu cezanın mirasçılarından tahsil edilip edilemeyeceği hususunu açıklamaya çalışacağız.
II- İLGİLİ KANUN HÜKÜMLER VE KARARLAR ÇERÇEVESİNDE AÇIKLAMALAR
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanun’da idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın bu hükmü ile şahısların isledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli, gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bir kararında ceza sorumluluğunun şahsiliğinin ceza hukukunun temel kurallarından olduğunu, ceza sorumluluğunun şahsiliğinden kastedilenin bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, diğer bir anlatımla, bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulamayacağını ifade ettiğini vurgulamaktadır([2]).
Diğer taraftan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun;
• “Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.”
• “Sanığın veya Hükümlünün Ölümü” başlıklı 64. maddesinin ikinci fıkrasında ise, “Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.”
hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesinde de 5237 sayılı Kanun’un 64. maddesine paralel hüküm yer almakta idi. Bu itibarla, Anayasa’nın 38. maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer verilen hükümler karsısında, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar gerek terekeden gerekse mirasçılardan tahsil edilecektir.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel Kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde, idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması nedeniyle, Anayasa’nın 38. maddesinde yer verilen “Cezaların Şahsiliği” ilkesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir.
Sosyal Güvenlik mevzuatında ise 5510 sayılı Kanun’da belirtilen yükümlüklere aykırı davranış sonucu 102. maddede yer alan idari para cezalarının uygulanacağı öngörülmüştür. Bu durumda Kurum tarafından takip edilen idari para cezalarının Anayasa’nın 38. maddesi gereği borçlunun ölümü halinde takipten düşürülmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, Kurum’un idari para cezası alacaklarının borçlunun ölümü halinde mirasçıların mirası reddedip reddetmediğine bakmaksızın tahsil edilmemesi gerekmektedir. Aksine bir uygulamanın Anayasa hükmüne açık aykırılık teşkil edeceği, konunun daha önceden yüksek yargı organlarınca karara bağlandığı gözönüne alınarak, hukuka aykırılık oluşturacağı söylemek yanlış bir yorum olmayacaktır([3]).
Bu bağlamda, 5510 sayılı Kanun uyarınca uygulanan idari para cezasının borçlusu olan gerçek kişi işverenin ölümü halinde, bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine idari para cezası uygulanan amme borçlusunun ölümü halinde, bu alacağın (borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin) tahsilinden vazgeçilecektir.
Öte yandan, konunun tüzel kişiler açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Bu doğrultuda; “Tüzel kişilerin ceza hukuku bakımından suçun faili olup olamayacağı son dönemde ciddi tartışmalara neden olmuştur. Buradaki sorun, tüzel kişiliği temsil eden gerçek kişi yerine ya da onunla birlikte tüzel kişinin ceza hukuku bakımından sorumlu olup olamayacağıdır. Sorunun çözümü ceza siyasetini doğrudan ilgilendirdiği kadar hukuk sistemlerinin ceza hukuku bakımından benimsediği temel ilkelere de bağlıdır. Son zamanlarda gerçek kişi yanında tüzel kişilerin de tek başlarına veya kendilerini temsil eden organ kişilerin yanında ceza ehliyetine sahip olabilecekleri savunulmaya başlanılmıştır. Tarihsel süreçte bu sorun, ceza siyaseti ile hukuk düzeninin temel karakterine uygun olarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Nitekim Roma hukukunda kişi topluluklarının suçlu olamayacağı kesin kabul görürken, germen hukukunda, gerçek kişiler dışında toplulukların da bazı durumlarda ceza sorumluluğunun kabul edildiğine dair hükümlere rastlanılmaktadır.” Dolayısıyla, tüzel kişilere yönelik olarak verilen idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibe geçilen sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişiliğin muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılardan bu alacakların takip edilmesi mümkündür([4]).
III- SONUÇ
Sonuç olarak, 5510 sayılı Kanun uyarınca uygulanan idari para cezasının borçlusu olan gerçek kişi işverenin ölümü halinde, bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine idari para cezası uygulanan amme borçlusunun ölümü halinde, bu alacağın (borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin) tahsilinden vazgeçilecektir.
Buna karsın, tüzel kişilere yönelik olarak verilen idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibe geçilen sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişiliğin muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılardan bu alacakların takibine devam edilecektir.
* Sosyal Güvenlik Denetmeni
[1] Fatih KOÇAK, “İdari Para Cezası/Adli Para Cezası Kavramları Genel Çerçevesinde Türk Ticaret Kanunu’nda Öngörülen Cezalar”, Yaklaşım, Haziran 2013, Sayı: 246
[2] T.29.11.2012, E.2012/106, K.2012/1910
[3] Murat ARAZ, “Sosyal Güvenlik Mevzuatı Bağlamında Bir İtiraz Mesnedi Olarak Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği Prensibi”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hayatına Denetmenlerin Bakış Açısı, Mart-2019, Sayı:7, s.50
[4] Coşkun BİLGİN, “Borçlunun Ölümü Kendisine Uygulanmış İdari Para Cezasını Ortadan Kaldırır mı?”, Yaklaşım, Haziran-2017, Sayı:294
Yazarlar : ‘SERDAR ADAY’